YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

4 Nisan 2017 Salı

ÜÇ KÖY-3 BARBAROS...


Üçüncü köy: Barbaros

Barbaros köyü de.
İzmir'de.
Çeşme yarımadasında.
Urla'da...

Yarımadanın iç taraflarında.
Gözden ırak kırsal bir alanda.
İki dağın arasında.
Konuşlanmış bir ovada...

Bir Rum köyü olarak kurulmamış.
Mübadele de görmemiş.
Oldum olası bir Türk köyü.
Hayli eskilere dayanıyor geçmişi...

1915 yılında.
Çanakkale Savaşında.
34 şehit vermiş tamı tamına.
Dört de gazi var burada...

Barbaros gerçek bir köy aslında.
Geçimleri tümüyle tarımla.
Kısmen de hayvancılıkla.
Geçinip gidiyorlar zeytinle, yağla...

Son zamanlarda.
Köylüler yaptıkları korkuluklarla.
Başlamışlar köylerini tanıtmaya.
Oyuk Festivali adıyla...

Bu yörede.
Ve bu köyde. 
"Korkuluk" kelimesine.
Oyuk, denilmekte...  

Tarlalarında.
Kargaları ürkütmekte kullanılmakta.
Olan "oyuk" kelimesi.
Esin kaynağı olmuş Köy Festivaline...

Her yıl Mayıs ayında.
Rengârenk Korkuluklar yapılıyor burada.
Biri birinden güzel yüzlerce oyuk'larla.
Renkli kutlamalar yapılıyor Barbaros'ta...

Festival süresince.
Girebiliyorsunuz "çatkapı evlerine".
Yiyebiliyorsunuz Tanrı o gün ne verdiyse.
Küçük bir ücretle...

Köyün eski ve görkemli Okul binası.
Şimdilerde bir Kültür yapısı.
İçinde birçok antika eşyasıyla.
Ve Batuhan Bozkurt isimli sanatçısıyla...

Batuhan Bey, ud çalıyor.
Şarkılar söylüyor.
Hiç boya kullanmıyor.
Ve de inanılmaz tablolar yapıyor...

Kendisi bir taş meraklısı.
Değerli taşları çok iyi tanıyor.
Onları havanda öğütüyor.
Taşların doğal renkleriyle tablolar üretiyor...

Özetle, bu köyde sanat var.
Bu köyde sevgi var.
Bu köyde dostluk var.
Barbaros köylüleri sizi bekliyorlar...

...............

Üç köy anlattım size.
Peş peşe.
Üçü de.
Yakın yöremizde...

Birisi Rum köyü.
Yıkık ve harap biçimde...
Diğeri de öyle. 
Ama mübadele ertesinde.
Pek güzelleşmiş günümüzde...
Üçüncüsü ise.
Tam bir Türk köyü şeklinde.
Gerçek köy yaşamı var içinde...

Neyse, 
"Gökten üç elma düşse.
Üçü de.
Bu köylere..."


Barbaros Köyü Fotoğraflarım: