70 yaşına gelip saçlar beyazlandıktan sonra
Kalkıp gidecek olursan Beyrut'a
Belki ben dile getiremiyorum hislerimi ama
Bakın Yahya Kemal nasıl anlatıyor duygularını ustalıkla:
......
Bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamışım.
Hayatı bir camın ardında gösteren tılsım
Bozulmuş, anlıyorum, çıktığım seyahatte.
Cihan ve ben değiliz artık eski hâlette.
Mısır ve Suriye, pek genç iken, hayâlimdi;
O ülkelerde gezerken kayıdsızım şimdi.
Bu gözlerim, medeniyetlerin bıraktığını,
Beş on yıl önce, görür müydü, böyle taş yığını?
Bugünse yeryüzü hep madde, her ufuk maddî.
Demek ki alemin artık göründü serhaddi.
Ne Akdeniz'de şafaklar, ne çölde akşamlar,
Ne görmek istedim Nil, ne köhne Ehrâmlar,
Ne Bâlebek'te Latin devrinin harâbeleri.
Ne Biblos'un Adonis'ten kalan sihirli yeri,
Ne portakalları sarkan bu ihtişamlı diyâr,
Ne gül, ne lale, ne zambak, ne muz, ne hurma ne nar,
Ne Şam semasını yalel'le dolduran şarkı,
Ne Zahle'nin üzümünden çekilmiş eski rakı,
Felekten özlediğim zevki verdiler, heyhat!
Bu hali, yaşta değil, başta farzeden bir zat
Diyordu: "İnsana çarmıhta haz verir iman!"
Dedim ki: "Hazreti İsâ da genç imiş o zaman."
Yol Düşüncesi, Yahya Kemal Beyatlı
"Beyrut, Akdeniz’deki
bütün şehirlerin en güzeli. Avrupa şehirlerinin hepsini gezdim, gördüm.
Napoli’yi hele Nis’i avcumun içi gibi bilirim. Hiçbiri Beyrut’la
güzellik yarışına giremez. Baalbek harabelerine de uğradım. Akıllara hayret
verecek yapılarmış bunlar. Ne muazzam ve muhteşem eserler meydana getirdiler.
Suriye’de her şey Osmanlı’lığı hatırlatıyor. Peçeli
kadınlar, fesli erkekler, minareli camiler… Sanıyorsun ki hükûmetin kapısından
Osmanlı valisi çıkıverecek. Camiler, sadece camiler tek başına orayı Türk yapmaya kafi geliyor. Maahaza
oradaki camiler bizimkilerle kıyas kabul etmez. Bizimkilerde, güzellik, zarafet
bir İstanbul hanımının zarafeti gibidir. Halkı Türk sevgisiyle dolu. Gayet iyi
hatırlarım. Kaç defa sefaret otomobilimizdeki bayrağı öpenler olmuştur. Bir
Müslüman:
Ben camiye Türkleri hatırlamak için gidiyorum, dedi. Oradaki
camilerde Cuma günleri müthiş cemaat
toplanıyor. Gülüyor, söylüyor, münakaşa ediyor ve yemek yiyorlar.
Şam’a giderken Zahle’ye de uğradık. Ama buranın rakısı ne
berrak, ne kokulu şey. Dünyanın hiçbir içkisi bu kadar keyif verici
değildir". Yahya Kemal Beyatlı, 3 Aralık 1959
.