Bugün davetliydik.
Vezirköprü'ye.
Kaz eti yemeye.
Aşık Eraslan Akyol'un evine...
Kazlar kızarmaya başlamıştı bile.
Biz gittiğimizde.
Nar gibi ateşin önünde.
Eriyen yağları da alttaki tepside...
Kazlar tam 3.5 saatte pişti.
Yağları kaynatıldı, eritildi.
Bulgur pilavı ile servis edildi.
Hep birlikte afiyetle yenildi...
Saz da vardı, söz de.
Koyulaşan sohbette.
Eşlik etti bizlere.
Birkaç kadeh mey de...
Lâf lâfı açtı.
Sohbet koyulaştı.
Eraslan Akyol sazı aldı.
Ve benim için şu dizeleri sıraladı:
Nasib olup Hocam gitmek dilersen
Selâm söyle bizi bilen dostlara
Şâle kumaş alıp satmak dilersen
Selâm söyle bizi bilen dostlara
Gittiğin yol engin olsun, düz olsun
Vardığın yer al baharlı yaz olsun
Git de gardaş kavuşmamız tez olsun
Selâm söyle bizi bilen dostlara
Hüseyin Abdal'ım doğruya sözüm
Bize yardım etsin Hüseyin Gazi
Ayrılık ateşine yandırma bizi
Selâm söyle bizi bilen dostlara...
Eraslan Akyol'un kaz ziyafeti fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMcOm4nQ_pp9_e06f-rzU3R2F1e9Wjy3ZXg6zb_JCZt41PeUTPbyK-TfYbLvn-cEw/photo/AF1QipMCYEmm1ikmYiEHSZhtoGNNIYK4CIZjm1pLv_wc?key=Vm94ZnJXdWNOU3Fmc0ljUEdTRXdOOWpiTVVSZ1B3
.