“Resim için bundan harikulade bir yer düşünemezdim. Dere boylarında salkım saçak sıralanan ortaçağ evleri. Burası ressamlar için yaratılmış bir ülke. Daha doğrusu, sadece ressamlar için bir köşeye saklanmış bir çevre. Gönderdiğin filmler eğer İskilip’te imdadıma yetişselerdi olağanüstü bir şey olacaktı. Filmler postanede bekliyormuş. İskilip’ten ancak bir tek fotoğraf çekerek döndüm…”
Böyle yazmış Bedri Rahmi.
Ağabeyi Sabahattin Eyüpoğlu’na.
6 Ekim 1942’de.
İlk kez geldiği İskilip’te…
İki hafta kalmış.
Çok sayıda resim yapmış.
Ancak bir tek kare fotoğraf çekebilmiş.
Üstadımız İskilip’te.
Bedri Rahmi’ye inat.
Yüzlerce kare fotoğraf çektik.
Her birimiz dün İskilip’te.
Gerçekten senfonik bir kentte…
Davetlisi idik.
İskilip Kaymakamlığı’nın.
Fotoiz grubumuzla.
50 kişilik bir fotoğrafçı topluluğuyla...
Güzel ağırlandık.
Güzel anılarla ayrıldık.
Sevgiyle kucaklandık.
Dostlukla uğurlandık…
Tipik bir Anadolu kenti.
İskilip.
Krallık kalesi imiş.
Bir zamanlar Paflagonya’nın…
Yolları sapaymış.
Ulaşımı zorcaymış.
Bu nedenle ırak kalmış.
Gözlerden de gönüllerden de…
Dün gezdik bu kenti.
Evlerini, camilerini, kalesini.
Daracık sokaklarını, kaya mezarlarını.
Artık sessiz olan arastasını…
Tek tük kalmış artık çarşısında.
Semerciler, sepetçiler.
Keçeciler, yüncüler, demirciler.
Urgancılar, bakırcılar, kalaycılar…
Ama halâ yaşıyor.
Geçmişini, zerafetini.
İskilip.
Bir sonbahar güzelliğiyle…
İskilip Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPhNw78HBycez5LN1h3otyQr1JRnRDjFOyryVF6nHqYmp0-oTWyJdUmfyeziHupPA/photo/AF1QipNyHf0O-k7Z2_yyjFDE-j_ihj5_LfwAOX-P_sHS?key=TFg0MW9ycWFCT0hmOTJNQmIzUVRfWUdtd2s5cnB3
.