YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

21 Haziran 2010 Pazartesi

40 YIL GEÇTİ ARADAN...


Kırk yıldır”, biri birinin “kırk yıl kulu kölesi olmuş”, “kırk ayak, kırkının da başı kabak”, “kırk yıllık dost”, “kırk yılın başında”, “kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi" ki, “kırk yıl önce” içtikleri acı bir kahvenin “kırk yıllık hatırı için”, “kırk yılda bir”, bir birlerinin “kırk yıllık hatırlarını kırmadan”, “kırk yamalı bohça”larını yanlarına alıp, “kırk yılın muhasebesini yapmak”, “kırk gün kırk gece” bir arada olmak, “kırk mum yakıp seyrine bakmak” ve “kırklarını çıkartmak” üzere, “Kırklareli”nin “Kırkpınar” ilçesinde, “kırk ikindiler yağmuru”na aldırmaksızın, “kılı kırk yararak” hazırlanmış “kırkıncı yıl programı”yla, “kırk yıl” sonra bir araya geldiler.

Bu “kırk yıllık dost”tan, “kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık küp”, “kırk haramî” ve “kırk havarî”, kendilerine “kırk kere söylenmesine” rağmen, “kırk dereden su getirerek” ve “kırk yalan uydurarak” bu “kırkıncı yıl” toplantısına katılmadılar.

Kırk yıllık kâni, olur mu yani” diyerek, bunlar “mallarının kırk da birini zekat vermek” ve “kırk katır, kırk satır”la, “kırk parçaya ayrılmak” üzere cezalandırıldılar.

Gelenlere “kırk bir kere maşallah”...

...............

Hacettepe’den 40 yıl önce mezun olmuştuk.
1970’te…
40 yıl geçmişti mezuniyetimizin üzerinden.
40 yıl sonra buluşacaktık.

Sözleştik.
Kırmızı Amfi’de buluşmak üzere.
18 Haziran 2010 Cuma günü 17.40'da.
46 yıl önce Hacettepe’deki ilk göz ağrımız.
Kırmızı Amfi'de…

Ama daha oraya varmadan kavuştuk biri birimize.
Kırmızı Amfi’ye giden yolda.
Seramik Panolu salonda…

Sarılındı, koklanıldı.
Seni iyi gördüm”ler söylendi.
Hiç değişmemişsin”ler denildi.
Amma kilo almışsın”lar vurgulandı.

Herkes belki biraz değişmişti.
Ama hiç bir şey kaybetmemişlerdi.
Gençliklerinden, neşelerinden, yaramazlıklarından…

İskender, T-shirt’ler hazırlatmıştı.
Günün anlam ve önemine uygun olarak.
Bir bölümümüz giydi bunları.

Kırmızı Amfi
'de anılar canlandı.
Hocalar yadedildi.
Yapılan yaramazlıklar anlatıldı.

İskender güzel bir sunum yaptı.
40 yılı özetledi.
Sonra hepimize birer Plâket sunuldu.
40 yılın anısına…

Sonra Çayhane’ye geçildi.
40-45 yıl önce öğlen aralarında gittiğimiz.
1 saatlik aralıkta hızla bir şeyler atıştırdığımız.

Bu kez aheste aheste.
Ve anılar canlandırılarak.

Çayhanede bu kez tost-ayran yenilmedi.
Mükellef bir menü hazırlanmıştı.
Şampanyalar eşliğinde yenildi.
Tatlı sohbetler yapıldı.

Yemek sonrası Müzik başladı.
Akordeon eşliğinde.
Ahmet Kurtaran ve Nazım Şuvağ önderliğinde.

Bir anda Modern Folk 40’lısı olduk.
Şarkılara eşlik ettik.
Neşe’lendik, eğlendik.

Ertesi gün ilk işimiz Ata’mıza gitmek oldu.
Hep birlikte Anıt Kabir’e gittik.
Ata'mıza çelengimizi sunduk.
Saygı duruşunda bulunduk.

Öğlende Ankara Kalesi’ndeydik.
Çengelhan Müzesi'nde öğlen yemeğimizi yedik.
Müzeyi gezdik.
İlhan’ın Baston koleksiyonunu hayranlıkla izledik.

Yemek sonrasında Hacettepe’ mahallesine geçtik.
Gençliğimizde çok eski olan evler onarılmış.
Çok güzel bir alan ortaya çıkmış.
Hayranlıkla dolaştık.
Bir zamanlar "sağlam çocuk" takip ettiğimiz evleri…

Bu kez Hacettepe’nin yeni yüzünü gördük.
Onkoloji ve Diş Hekimliği binalarını gezdik.
Çayımızı, kahvemizi içtikten sonra.

Akşam Göksu Restoran'daydık.
İkinci katı tümüyle kapatmıştık.
Vur patlasın, çal oynasın eğlendik.
40. yıl pastamızı kestik.
Gece geç saatlerde ayrıldık.

Ertesi sabah da Gordion Otel'de idik.
Biri birimize veda ettik.
Tekrar buluşmak üzere.
Ama artık bir 40 yıl daha geçmesini beklemeden.
Gecikmeden.
Hemen, gelecek sene…

40 yıl vuslat resimleri:
http://picasaweb.google.com.tr/tanyeri/Hacettepe40#5485116261056832018

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder