"Ins Grüne fahren", Almanca bir deyim.
Yeşile seyahat etmek anlamında.
Şehirden uzaklaşıp, doğa ile kucaklaşma için kullanılıyor.
Biz de bu 19 Mayıs bayramında yaptık böyle bir yolculuk.
Yeğenim Tunç Fındık ve eşi Nurcan ile.
Batı Karadenize, yeşile ve maviye...
Önce, Sinop-İnebolu arasında mavi-yeşil bir yolculuk.
Sonrasında Kastamonu Küre dağlarında yemyeşil bir gezi.
Doğa, son yağmurlarla yıkanmış.
Etraf pırıl pırıl olmuş.
Hava ısınmış.
Ağaçlar, beyaz çiçekli gelinliklerini giymiş.
Yerler diz boyu yemyeşil çimen.
Beslenmenin keyfini çıkaran koyunlar, kuzular.
Arada papatyalar, gelincikler, mor sümbüller.
Menekşe'ler, çuha çiçekleri.
Mis kokulu orman gülleri.
Yazın geleceğini haber veren çiçeklerini açmış ayvalar.
Yemyeşil meşeler, cevizler, kestaneler.
Ulu çamlar, yüce gürgenler.
Küre dağlarında ılgıt bir serinlik.
Uzaklarda yağan sağanak bir yağış.
Ve ardından görünen rengâhenk bir gökkuşağı.
Her dönemeçte değişen pastoral bir görüntü.
Gündüz kır kuşlarının gece de bülbüllerin serenadı.
Ve Abana açıklarında yunusların gösterileri.
Nereye baksak güzel.
Nereden baksak güzel.
Ve bu güzellikler içinde dilimizde Ahmet Arif 'in dizeleri :
Haberin var mı taş duvar
Demir kapı, kör pencere
Yastığım, ranzam, zincirim
Uğruna ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim
Haberin var mı?
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...