YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

28 Nisan 2009 Salı

AFFAN KAHVESİ...


Antakya'nın ilginç köşelerinden birisi Affan mahallesi.
Genellikle Nusayri'lerin yaşadığı bir bölge.
Daracık sokakları ile eski bir yerleşim yeri.
Affan, Arapça bir kelime.
Anlamı da "haramdan uzak duran kimse"...

İşte bu bölgede ilginç bir kahvehane "Affan Kahvesi".
Habib Neccar camii yakınlarında, ana cadde üzerinde.

Kuruluşundan beri Sahilli ailesince işletiliyor.
Üç kuşaktan beri...

Bina 1910'larda iş yeri olarak yapılmış.
Cumhuriyet'e kadar bu şekilde kullanılmış.
Sonrasında kahvehaneye dönüştürülmüş...

İki katlı ve taş bir bina.
Üstte güzel bir balkonu var...

Arkada da 8 köşeli, fıskıyeli havuzlu bir bahçesi.
Üzeri asma çardağı ile örtülü.
Duvarları sarmaşıklarla kaplı.
Serin mi serin, dinlendirici bir avlu...

Ön taraf ise geniş bir kahve.
Arkalıklı sandalyeleri, masalarıyla özgün bir mekân.
İçeride kalabalık bir müdavim gurubu.
İskambilleri ve tavlaları ile uğraşık.
Kendileriyle barışık insanlar...

Buranın yerel halktan müşterileri var.
En eskileri için özel bir masa ayrılmış.
Onlardan başkasının oturmasına izin verilmiyor.
Her gün gelip oturuyorlar, sohbet ediyorlar.
80'lik 90'lık müdavimler...

Buranın özelliği ne çayı ne de kahvesi.
İlle de dondurmalı "haytalı"sı...

Süt ve nişastadan yapılıyor.
Muhallebi benzeri bir şey.
Küçük küpler biçiminde kesiliyor.
Pembe gülsuyu karıştırılyor.
Üzerine de iki top dondurma konuluyor.
Lezzetli mi lezzetli bir üretim.
Kâse'nin yanında getirilen özel metal kaşıklarla yeniliyor.

Bu kaşıklar artık üretilmiyor.
Kaybolmaması için de özenli davranılıyor...

Antakya'ya gelenler burayı muhakkak ziyaret ediyorlar.
Eski bir kültürü yaşıyorlar, birkaç saat oturuyorlar.
Büyük keyif alıyorlar.
Birkaç gün sonra da kentlerine dönüyorlar.
Yine Starbucks'larına, Gloria'larına gidiyorlar...

Bu tarihi Kahvehane.
6 Şubat'ta oluşan Depremle.
Yıkıldı tümüyle.
Karıştı tarihe.
Üç nesil işleten aileyle birlikte...


Affan Kahvesi, Deprem sonrası