YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

20 Şubat 2008 Çarşamba

HEKİMİN KARARI...


Osman Uslu çocukluk arkadaşımdı.
1952 yılında Samsuna geldiğimizde üç katlı evlerinde kiracı olmuştuk.
Onlar evin üst iki katında otururlar, biz ise alt katı kullanırdık.
Osman, benden üç yaş küçüktü.
İki aile, ev sahibi-kiracı şeklinde değil, dostluk ilişkileri içerisinde yaşardık.
Ayni evi kullandığımız için ayni evin iki çocuğu gibiydik.
Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, evlerimizi müşterek paylaşırdık.
Şimdikilerin “kanka” dediği biçimsel tarzda değil, gerçek bir kan kardeşiydik.
Çocukluk çağımıza ait bir çok müşterek acı-tatlı anımız vardı...

Osman’ı bir gün arı ısırmıştı.
Bütün vücudu kızarmış, şişmiş ve nefes zorluğu ile hastaneye zor yetiştirmişlerdi.
Çocukluk dönemimizde ne olduğunu, ne o ne de ben anlamıştık.
Birkaç gün orada yatmış, sonra iyileşmiş ve tekrar beraber olmuştuk.
Ama ikimiz de bu olaydan çok korkmuş, çok etkilenmiştik.
Yıllar geçti...

Ben, 18 yıl sonra Hekim olarak Samsuna döndüm.
Samsun'a gelmeden önce ilk aradığım kişi o idi.
Osman, Samsun’da önde gelen bir iş adamı olmuştu.
Samsun’da ev bulmamda  bana çok yardımcı oldu.
Bu kez ayni evleri paylaşmasak bile sıklıkla birlikte oluyor, eski günleri yad ediyorduk.
1983 yılında bir Bayram tatilinde Osman’ı Rize Ayder’e götürmek istedim.
O dönemlerde Ayder pek bilinen bir yer değildi.
Çamlıhemşin-Ayder yolu 20 km kadar ancak çok bozuktu.
O zamanlar otomobil ile Çamlıhemşin’den iki saatte zor gidilirdi.
Ayder’de bal üretimi yapılıyordu. 
Etrafta bol miktarda arı vardı.
Ben daha önce gittiğim için bunları biliyordum.
Osman ise ilk kez gidecekti ve bunlardan haberdar değildi.
Onun arı alerjisini bildiğim için tedbirli davrandım.
Fotoğraf çantamın içerisine bir enjektör ile Antihistaminik, Adrenalin ve Kortizon ampüllerini koydum. Osman’ın bu önlemlerden haberi yoktu.

Ayder’de Orman İdaresine ait kulübelerde kalıyorduk.
Bir gün ormanlık arazide gezerken Osman’ı arı ısırdı.
Hava yağmurluydu.
En yakın Sağlık Ocağı iki saat uzaktaydı.
Korktuğum başıma gelmişti.
Yanımdan hiç ayırmadığım fotoğraf çantam benimleydi.
Vücutta kızarıklık ve ses kısıklığı belirtileri başlayınca hemen kararımı verdim.
Yağmur altında kolunu açıp ilâçları hemen vücuduna zerkettim.
İlâçların etkisiyle bu kez hiçbir sorun yaşanmadı.
İlâçlar olmasaydı onu Çamlıhemşin’deki Sağlık Ocağına yetiştirebilir miydim.
Hiç sanmıyorum.
Birkaç gün sonra Osman'la birlikte neşe içerisinde Samsun’a döndük...

Osman’la yine sık sık beraber oluyorduk.
Aradan çok uzun bir zaman aralığı daha geçti.
2004 yılında Osman’a "Akciğer kanseri" tanısı konuldu.
Uzun zaman Radyoterapi ve Kemoterapi ile tedavi edilmeye çalışıldı.
Ancak hastalık ilerliyordu.
Osman’ın şeker hastalığı vardı. 
Kalp sorunları yaşıyordu.
İki yılın sonunda hastalığın ilerlediği anlaşıldı.
Hastalık her iki akciğer ve karaciğeri sarmıştı...

2007 yılında Osman’ı destek bakımı için bizim Servisimize yatırdım.
Ona moral veriyor, son tıbbi bakımlarını yapıyorduk.
Bir gece aniden durumu bozuldu. 
Kalp ritmi birden durmuştu.
Asistanlarım haber verdiler.
Servise geldiğimde Hekim arkadaşlarım tüm gayretleriyle onu yeniden canlandırmaya çalışıyorlardı. 
Bir süre bu böyle devam etti.
Sonra yaşam bulgularına bakıp kararımı verdim.
Resusitasyonu durdurmalarını meslektaşlarıma söyledim.
Hekimler bazı durumlarda karar vermeliydi.

Bu yaşamının ilk arkadaşı, can dostu için çok ağır bir karar olsa da…