Vali olarak atandı.
Samsun’a.
1960’ların başında.
Hamdi Ömeroğlu…
Titizdi, çalışkandı.
Heyecanlıydı, atılımcıydı.
İleri görüşlüydü.
Gerçek bir Cumhuriyet Valisiydi…
Yeni bitmişti.
Henüz işletmeye açılmıştı.
Onun döneminde.
Samsun Limanı…
Bir ticaret kentiydi.
Hareketliydi.
Ve de dinamikdi.
Samsun o dönemlerde…
Bir Fuar düşündü.
Limanın dolgu alanında.
Ticareti arttırmak maksadıyla.
Turizmi geliştirmek amacıyla…
Çalışmalara hızla başlandı.
40 dönümlük alanda.
Getirilen İzmir Fuarı ndan.
Mimar Ferruh Örel Başkanlığında…
Sonunda açıldı.
“Samsun 19 Mayıs Karadeniz Fuarı” adıyla.
Türkiye’nin ilk Millî Fuar’ı olarak.
1963 yılının 29 Haziran'ında…
Sonrasında her yıl açık tutuldu.
Yaz aylarında.
1-31 Temmuz arasında.
Liman dolgu sahasında…
Zengin bir alan oluşmuştu.
Kamu Kurumlarının pavyonlarıyla.
Stant’larıyla, satış reyonlarıyla.
Geniş sergi alanlarıyla…
Çeşitli sosyal alanları vardı.
Atatürk Müze’si, Kuğulu Havuz’u, Lunapark’ıyla.
Çaybahçe’si, Açıkhava Tiyatro’su, Gazino'suyla.
Kafeterya’sı, Sergi Sarayı ve Sinema’sıyla…
Zamanla Fuar gelişti.
150 dönüme kadar büyüdü.
Halkın ilgisi olağanüstüydü.
Günde 30 bin ziyaretçiyi gördü…
Renkli bir yerdi.
Gidilir, gezilirdi.
Eğlenilir, yenilir, içilirdi.
Sanat, ticaret ve kültür öncelikliydi…
Sonra bakımsız kaldı.
Giderek ilgi azaldı.
İhtisas Fuarları’na dönüştü.
1986’da da kapandı…
Şimdi yeni bir proje başlatıldı.
Temeli de atıldı.
Şehrin dışında, Tekkeköy kavşağında.
“Samsun Fuar ve Kongre Merkezi” olarak...
Muhakkak ki çok modern olacak.
Önemli bir gereksinimi karşılayacak.
Ama ismim gibi eminim.
Samsun’lular eskisini çok arayacak…
Samsun Fuarı eski resimleri:
http://picasaweb.google.com/105371707000908378020/SamsunFuari#5711193356737353842
.
YÜCEL TANYERİ
Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...
Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...
Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder