Çoğunuz bilmezsiniz Payas’ı.
Ben de bilmezdim.
Nerede olduğunu.
En son Hatay gezimde öğrendim…
Payas, Hatay’a bağlı bir belde.
İskenderun ilçesi sınırları içinde.
Hemen yanı başında.
İskenderun Demir-Çelik Fabrikaları’nın…
Görmüşlüğüm yoktu.
Payas’ı.
Gitmeden önce.
Bu yıl Hatay’a…
Bir Osmanlı yerleşim yeri.
Ve de önemli bir konaklama merkezi.
Payas, Osmanlı döneminde.
Hac yolu üzerinde…
Kocaman bir kalesi var.
8 kuleli.
Etrafı geniş bir hendekle çevrili.
16. yüzyıl Osmanlı yapımı…
Müthiş bir de külliye’si var buranın.
Sokullu Mehmet Paşa yaptırılmış.
Koca Mimar Sinan yapmış.
Han, hamam, cami, çarşı ve çeşme’den oluşan…
Anlatılası değil.
Bu yapıların zarafeti.
Günümüzün AVM’lerini kıskandırır.
Bedesten’inin güzelliği…
Yayan kalır.
Kervansaray’ın görkeminin yanında.
Antalya’nın beş yıldızlı otelleri.
Ve de tatil köyleri…
Avlusu var, şadırvanı var.
Hamamı var, havuzu var.
Bağı var, bahçesi var.
Aşevi var, imareti var…
Burada konaklamış.
Üstadımız, pirimiz.
Bu yıl 400. yaş gününü kutladığımız.
Evliya Çelebi’miz…
Gölgesinde dinlenmiş.
Avlusundaki zeytin ağacının.
İki rekât namaz kılmış.
İçinde Sarı Selim camisinin...
Dile getirmiş güzelliğini.
Sonrasında da buranın.
Ünlü “Seyahatname”sinde.
Şöyle:
“Payas kalesi Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Onun vakfıdır. Payas nahiyesinin Yeniçeri Serdarı, şehir naibi, şehir subaşısı, muhtesibi, gümrük emini, kale dizdarı ve yetmiş aded kale askeri vardır. Kalesi, deniz kenarında dört köşe güzel bir yapıdır. Sekiz aded sağlam kulesi, her kulede küçük ve büyük on aded topu vardır. Büyük burcunda balyemez toplar olup, limanı korurlar. Kalenin çevre uzunluğu sekiz yüz adımdır. Kale içinde üçyüz kadar ev vardır. Kalenin duvarı iki kattır. Doğuya bakan ikişer kat demir kapısı, hendek üzerinde ağaç köprüsü vardır. İskele kulesi sağlam ve yuvarlak bir kule olup, üzerinde kale askerleri gece gündüz nöbet tutarlar.
Kale hendeğinin sol tarafında, kale gibi büyük bir hanı vardır. Han kapısı, kale kapısına bakar. Gayet düzenli, harem odalı, ahır ve develiği olan geniş bir avlusu, yemekhaneli eşsiz bir handır. Bu hanın yanında güzel ve garip bir cami vardır ki İstanbul’da Silivrikapısı’nın iç kısmındaki İbrahim Paşa camiine benzer. Mihrab ve minberi gayet işlidir. Avlusu sanki cennetten bir bahçedir. Avlusunun ortasında bir havuzu vardır. Çepeçevre etrafında abdest muslukları vardır ki sebil gibi gece gündüz devamlı akarlar. Bu havuzun etrafı çeşitli turunç ağaçları ile donatılmıştır. Her birisinin hoş gölge ve havasından limon ve turunç çiçeklerinin güzel kokularından cemaatin dimağları hoş olur, herkes can-ü gönülden Allah’a ibadet ederler. Camiin iki kapısı vardır. Biri kıbleye açılan avlu kapısıdır. Camiin içi gayet nurludur. Nurlu güneşin ışıkları vurdukça camiin içi nur üstüne nur ile dolar. Kürsü ve müezzin yeri işlidir. Şamdanlar, kandiller, avizeler ve ibrişim nakışlı halıları pek güzeldir.
Kısacası kale, han, imâret, mescid, medrese, çarşı, pazar ve hamam hepsi kâgir binalar olup, mavi kurşunla kaplıdırlar. Hayır ve yardımların hepsi Sokullu Mehmed Paşa’nın yapılarıdır. Ama hayratlarının hepsinden önemlisi, bu Hac yolu üzerinde bulunan Payas şehridir. Burası evvelce derbend halinde iken vezirin imarı ile güvenli hale getirilmiş ve halen düzenli, güzel bir şehirdir. Bağ ve bahçesi, gülistan ve sünbülistanı vardır. Şehir sahil olduğundan havası biraz ağırcadır. Fakat altı ay kışı pek hoş olur. Namazına devam eden, imanlı, Allah’ın birliğine inanan, tarikat sahibi, derviş kılıklı kimseleri vardır…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder