YÜCEL TANYERİ
Ben, Yücel TanyeriDuydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...
Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...
18 Aralık 2025 Perşembe
ROOSEVELT ADASI, NY...
12 Aralık 2025 Cuma
OZAN ve SAZI...
Bağlama çalan kişiye Sazende denilir.
Ozanlar türkü sözlerini yazarlar.
Bu saz ve söz ustalarından en bilineni de
Gül, menekşe, sümbül arasında gezinir.
Ağaçları al giydirir, kuşları dillendirir.
Eser bahar yeli, karlar erir.
Bahar geçer, yazı getirir.
Dalgın, dalgın alemi seyreder.
Türlü türlü dertlidir, ilacı da yoktur.
Beyhude dolanır, boşa yorulur.
Sadık yâri de kara topraktır.
Sonunda kendi gider, adı kalır yadigâr…
Yalnızca adı değil, dizeleri de yadigâr kalır.
“Ben gidersem sazım sen kal dünyada” der.
Sözlerinin tümü ayrı bir anlam yüklüdür:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikâr etme
Lâl olsun dillerin, söyleme yâda
Garip bülbül gibi âh-u zâr etme
Gizli dertlerimi sana anlattım
Çalıştım, sesimi sesine kattım
Bebe gibi kollarımda yaylattım
Hayâli hatır et, beni unutma
Bahçede dut iken bilmezdin sazı
Bülbül konar mıydı dalına bâzı
Hangi kuştan aldın sen bu avâzı
Söyle doğrusunu, gel inkâr etme
Benim her derdime ortak sen oldun
Ağlarsam ağladın, gülersem güldün
Sazım bu sesleri turnadan m'aldın
Pençe vurup, sarı teli sızlatma
Ay geçer, yıl geçer uzarsa ara
Giyin kara libas, yaslan duvara
Yanından göğsünden açılır yara
Yâr gelmezse, yaraların elletme
Sen petek misâli, Veysel de arı
İnleşir beraber yapardık balı
Ben bir insanoğlu, sen bir dut dalı
Ben babamı, sen ustanı unutma...
9 Aralık 2025 Salı
İBRAHİM ÇALLI SERGİSİ...
.
13 Kasım 2025 Perşembe
AMERİKALI GENERAL...
Walter Reed Army Hospital.
Army Reserve'deki görevim nedeniyle Walter Reed de çalışıyorum.
Tatildeki Physical Med&Rehabilitasyon Bölüm Başkanına vekâlet etmekteyim.
Asistanlardan biri yanıma gelip, bir VIP konsültasyonu geldiğini, hastane kumandanının bu hastayı bölüm başkanının görmesini emrettiğini bildirdi.
Dolayısıyla bu işi ben üstlendim.
Hastanın dosyasına şöyle bir göz attım, akut bel ağrısı ile yatan bir hasta.
Hastanın önemi nedeniyle bizde de olduğu üzere kendisine görkemli bir bölüm açılmış, her taraf çiçeklerle donanmış, oldukça iri yarı bir zat yatakta ve NY Times okuyor...
Kendimi takdim edip, geçici görevle Walter Reed de çalıştığımı, biraz öz geçmişimi özetledim.
Adam TÜRKİYE/TÜRK lâfını duyunca birden değişti.
Hemşire de ben de şaşkın vaziyetteyiz...
General bana dönüp;
"Ben Kore'de Türk askeri ve kumandanları ile birlikte savaştım. Ben öylesine dürüst, kahraman ve güvenilir bir ordu ve asker görmedim, hayatım boyunca bir Türk'ü selâmlamak istedim bu şans ve şerefi bana verdiğiniz için size minnettarım" dedi.
O zamanlar, ben Army Reserv'de Yüzbaşı olarak görev yapıyordum.
Bu anımı hiçbir zaman unutmadım ve unutamam...
Bu güzel anıyı yaşamımın ve mesleğimin en anlamlı ve duygusal anısı olarak hep hatırlarım ve hatırlayacağım...
Bu güzel anımı kahraman Mehmetçiklere, özellikle Amerikalıların "The Forgotten War" diye adlandırdıkları fakat bizlerin hiç unutmayacağı Kore'de kaybettiğimiz Mehmetçiklerin anısına ithaf ediyorum...
Dr. Pınar Atakent, NY-ABD
7 Kasım 2025 Cuma
EVLİYA ÇELEBİ ve HEKİM TİMUR...
2 Kasım 2025 Pazar
TİMUR'UN BLOĞUNDAN...
FATİH SULTAN MEHMET VE AYOVA Fatih Sultan Mehmet beş lisanı akıcı olarak konuşur, “Avni” mahlâsı ile de şiirler yazar idi.
“Avniyâ, gerçi ölüm dünyede müşkil işdür
Gamze-i dilber ile biz ânı âsân iderüz”
Avnî (Fatih Sultan Mehmet)
(Meali: Ey Avnî , ölüm dünyada güç bir iştir, lâkin güzelin gamzesi ile biz onu kolaylaştırıveririz) (âsân=kolay)
Bazı arkadaşlarımızın oraya buraya seğirtip nutuk yarışına girdikleri şu sıralar, madem yeri gelmiştir, yıllar önce önce başımıza gelmiş gülmeye müstehak bir fıkrayı anlatsam gerek.
Yirmi sene kadar oluyor ; Ayova (Iowa) Üniversitesi’nin pediatri hematolojisi kemik iliği nakil bölümünde iş bulma amacıyla, Ayova (Iowa) eyaletinin, tilkinin bakır sıçtığı bir kenti olan Ayova Siti’ye (Iowa City) gelmiş idik. Kızıl derililer, haliyle,Türk asıllı (!) :) olduklarından, buraya “Ay Ova” demişlerse de “sonradan gelen gâvurlar, hâliyle Türk düşmanı olduklarından :) , bu ismi “Iowa”‘ya çevirmişlerdir” diye de efkâr (fikirler) yürütmüş idik. Ziyaret tasarımızda en önce, kargaların dışkı yemelerinin öncesine alınmış olan fakirin “Lösemi” başlıklı dersi, takiben de hastane turu ve mülâkatlar bulunmakta ki, yaman heyecanlanmakta idik.
Akşam ezan vakti bizi konuk evine aldılar. Ferdâsı (ertesi) sabah bir de görelim ki, amanın her yanı rezil bir kar sarmış ki, ümüğümüze değin kara batarak ve de kolumuz altında kaygan (“slide”) resim gösterme halkasını taşıyaraktan hastaneye olan yüz metrelik mesafeyi yürüyüp ders anlatacağımız opera salonu misali koca salona gelip sahneye çıkmış idik.
Lakin koca salonda hiç kimse bulunmamasına karşın, katiyyen dert edinmeyip, kaygan resim göstericisini de bir güzelce kurup hazırlamış idik.
Vakti saati gelince ise, “Heyvah kimsecikler gelmeyecek nutkumuzu dinlemeye” dememize kalmamış, arka kapudan zarif bir âdem sökün etmiş, gelip en ön sıraya da oturuvermesiyle, bu âdemi gözümüz bir yerden ısırsa da, “Yok artık !!..daha neler” deyip, buranın üniversite muallimlerinden biridir zâhir diye kıyas etmiş idik.
Zarif âdemdir, “bu havada hiç kimse gelmez, sen başla gitsin” anlamına, “If you wish you may start” diyerekten işmar edince, sular seller gibi ezberimize aldığımız nutku tam bir saat boyunca bir güzelce irâd etmiş idik.
Konuşmamızın bitiminde, tek dinleyenimiz olan bu zarif âdemcağız zıplayaraktan ayağa dikilip, tabançalarını (avuçlarını) yek diğerine çarptıraraktan bu hakîre avazı çıktığınca “Bravo !! Bravo” nidalerı atarak bir alkış tutsun… Konuşmamız çok beğenildi besbelli diyerekten sırıtmaktayız. Muhabbetimizden gözlerimiz yaşararaktan resimlerimizi toparlayıp salonun çıkışına doğru yürümeye başladığımızda ise, zarif âdemdir ayağa kalkıp önümüzü kesmesiyle yüzü kıpkızıl olup, derhal lehçesi bozulmuş, fakirin yüzüne doğru işaret parmağını sallayaraktan, “Nereye gitmektesin bakalım !?” diye sual etmiş, fakir ise korkudan lebimiz (dudağımız) uçuklamış, gövdemiz titreyerekten cavaba ayâz edip , “Konuşmamız sona erdi, hastaneye gitmekteyiz” dediğimizde ise, ol âdemin imlâsı ve zarâfeti derhal bozulup, “Hööst beyim !.. hiç bir yere gidebilemezsin… otur bakalımdı şuraya…Zîra ki senden sonraki konuşmacı benim” diyesi var.
Kolunuzu “Heil Hitler” el peşreviyle semâya (gök yüzüne) uzattığınızda, serçe kuşu parmağızın tırnağının eni, semâda 1 derecelik mesafeyi ölçer.
Akşam 10:00 sularında yüzünüzü kuzey batı yönüne çevirip “Büyük ayı”yı bulup, saniyen sol yumruğunuz ile Che Guevera misâli ayımızın kepçesini kapayıp, sâlisen de kepçe sapının “Alkaid” tesmiye (isimlendirilmiş) birinci yıldızından başlayarak 3 tırnak boyu güney-batı yönünde aşağıya inerseniz…, heyhât hiç birşey göremezsiniz.
Lâkin, güzelce bir dürbünle tam burada “M51” ya da “Whirlpool galaxy” tesmiye yıldız adasını görürsünüz ki amanın dikkat etmez iseniz, hayretinizden uvulanızı (küçük dilinizi) “gurppadanak” yutma tehlikesi vardır..
Gözleriniz hep yükseklerde olsun,
Sırıtaraktan,
Hakîr-i pür taksir,
Dr. Timur Sümer
M51 : Fakirin 24 CM’lik TELESKOPUYLA
M51 : Arkadaşım Kiresci’nin 35 CM’lik TELESKOPUYLA
.
27 Ekim 2025 Pazartesi
DİKMEN VADİSİ...
23 Ekim 2025 Perşembe
DÜNYA KÜLTÜR MİRASLARI...
10 Ekim 2025 Cuma
HACETTTEPE AMBLEMLERİ...
28 Eylül 2025 Pazar
ARKAS SANAT, Alaçatı...
23 Eylül 2025 Salı
BİR HEKİMİN ANADOLU MACERASI...

.jpg)















