YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

10 Ekim 2025 Cuma

HACETTTEPE AMBLEMLERİ...

 


8 Temmuz 1967 tarihinde.
Resmi Gazete'de.
Yayımlanan 892 sayılı yasa ile.
Hacettepe Üniversitesi ismiyle.
Bir eğitim merkezi girdi yürürlüğe...

Daha önce 1963'de.
Bağlı olan Ankara Üniversitesi'ne.
Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi ile.
Burası başlamıştı Tıp eğitimine...

Diş Hekimliği.
Sağlık, Fen ve Sosyal Bilimleri.
Bölümlerinin eklenmesiyle.
Kısa zamanda dönüşmüştü Üniversite'ye...

Küçük bir Hastanede.
Az sayıda öğrencileriyle.
Sınırlı sayıda Öğretim Üyesiyle.
Başlanmıştı öğretime...

Üniversite'nin ismi belliydi.
Hacettepe'ydi.
Bu Üniversite'ye bir de.
Simge gerekliydi...

Doğramacı, bu görevi.
Üniversitenin bir öğrencisine verdi.
Amblem çizildi, Senato'da kabul edildi.
Geyik biçimli bir simgeydi:

Hacettepe Üniversitesi.
Geçen yıllarda çok gelişti... 

Sıhhiye ve Beytepe Kampüslerinde.
15 Enstitü ve 15 de Fakülte.
6 Meslek Yüksekokulu ile.
Bir Konservatuar ve
50 binden fazla öğrencisiyle.
Ve 140 Öğrenci Topluluğuyla.
Günümüzde eğitim yapılmakta...

Hacettepe'de zaman hızla akmıştı.
Fakülteler, Topluluklar ortaya çıkmıştı.
Bunlar birer simge arayışında oldular.
Çoğu geyik amblemini seçtiler.
Onu farklı biçimlerde değiştirdiler...

Üniversite amblemlerinde.
Şekil veya biçim değişimlerine.
Ya da logolarında.
Yazı fontunun farklı kullanılmalarına.
İzin verilmez çoğu defa...

Geçen zaman içinde.
Çeşitli kişilerce.
Üniversite amblemi değişik biçimlerde.
Kullanılmış Hacettepe'de...

Aşağıda bazı örnekler göreceksiniz.
Bakalım sizler beğenecek misiniz...


Hacettepe Amblemi farklı şekilde kullanım biçimleri:

.

28 Eylül 2025 Pazar

ARKAS SANAT, Alaçatı...

 

- 25 Eylül 2025, Alaçatı-İzmir -

Anlatmıştım Victor Vasarely'i.
Arkas Sanat Merkezi'ndeki.
Geçici bir Sergisiyle İzmir'de.
Bloğumda 2017 senesinde:

Victor Vasarely.
Op-Art sanatının dünyadaki. 
İlk önderi, kurucusu ve de
Babası olarak bilinmekte...

Victor Vasarely'nin bir diğer özelliği.
Renault otomobilinin baklava biçimli.
Çok güzel amblemini.
1972 senesinde çizmişti...

Amblemlere imza atılmazdı.
Rumuz filan da hiç konulmazdı.
Ama Victor Vasarely.
Ve isminin ilk harflerini.
V ve V'yi bu ambleme ustaca işlemişti...

Victor Vasarely bu defa da.
Arkas Sanat Alaçatı'da.
Arkas koleksiyonundan eserlerle.
Aramızda kalıcı bir Sergiyle...

Arkas Sanat Alaçatı.
Tam bir yıl önce açıldı.
Çeşme Belediyesi bu araziyi.
Arkas Holding'e tahsis etti...

Projeyi Artı3 Mimarlık tasarladı.
Binanın yapımına 2023'de başlandı.
Ve inşaat bir yılda tamamlandı.
12 Temmuz 2024'de açılışı yapıldı...

Modern yapısıyla anayol üzerinde.
Tek katlı, güzel peyzajlı bahçesiyle.
Yansıma havuzu ve iki heykeliyle.
Alaçatı için yeni ve çağdaş bir Müze...

Güzel bir giriş katı.
Burada var geçici ve kalıcı.
İki ayrı Sergi alanı.
Ve modern bir Kafe ile satış Dükkânı...

Alt kat ya da bodrum katı.
Sanat Kütüphanesi ve Atölye alanı.
Ve 110 kişilik üstü açık çok amaçlı.
Bir Oditoryum ve Gösteri sahası...

İki Sergi Salonu'ndan birinde.
V. Vasarely'nin kalıcı eserleri sergilenmekte.
Oğlu Jean-Pier'in eserleri de.
Burada izlenebilmekte...

Geometrik biçimler
Kareler, elipsler, daireler.
Çarpıcı renkler, düzenlemeler.
Op-Art'tan göz alıcı ilk örnekler...

İkinci Salonda da "Sahnelenmiş" başlığıyla..
Geçici görsel eserler yer almakta.
Çeşitli sanatçıların farklı eserleriyle.
Doğa ve İklim bozulmaları işlenmekte...

Arkas Sanat  yerleşkesi.
Alaçatı, Çeşme ve İzmir yöresi.
İçin yeni bir Kültür Merkezi.
Küçük boyutlu  belki.
Ama çevre için etkisi çok önemli...


Arkas Sanat Alaçatı Fotoğraflarım:
.

23 Eylül 2025 Salı

BİR HEKİMİN ANADOLU MACERASI...

 

- 15 Eylül 2025 Kuşadası, Aydın -

Dr. Ahmet Almaç meslektaşımdır.
O da benim gibi 1946'lıdır.
Samsun'un ilçesi Bafra'da doğmuştur.
Yollarımız çeşitli yerlerde kesişmiştir.
Ayni yıllarda Mezifon'da olmuşuzdur.
Liseyi ayni okulda okumuşuzdur.
Ayni yıllarda Tıp öğrenciliği yapmışızdır.
KBB ihtisasını seçmişizdir.
Asistanlığımız ayni yıllardadır.
Ayni yerde ve zamanda Askerlik yapmışızdır.
Uzmanlık, Doçentlik, Profesörlük.
Hemen hemen ayni zamanlardadır.
Ben Samsun'da o da Sivas'da çalışmışızdır.
İkimiz de 2013 yılında emekli olmuşuzdur.
En sonunda da 15 Eylül 2025 tarihinde.
Buluşmuşuzdur Dr. Recep Ünal'ın evinde.
Kuşadası'nda bir Güzelçamlı gecesinde.
O, anılarını bir kitapta toplamıştır.
Bir Hekimin Anadolu Macerası başlıklıdır.
Çocukluğunu, Okullarını, Asistanlığını.
Sivas ve Kocaeli meslek anılarını.
290 sayfa, bu kitapta yazmıştır.
Bunları çok da güzel anlatmıştır.
108 anısını yazmıştır.
Hayatını anlatmıştır.
Öyle de güzel kaleme almıştır ki.
Kitap bittiğinde tanırsınız Ahmet'i.
Biri birinden güzel anılarla.
Biri diğerinden hoş anlatımlarla.
Bu anılardan yalnızca birisi de ekte.
Teşekkürler, sevgiler Ahmet'e.
İyi ki yaşamında birlikteydin Ahmet bizlerle...

BABAYİĞİT HASTA
 
Klinikte sabah saatleri. Pansuman odasının telefonu çaldı. Açtım. Başhekimlikten arıyorlar. Başhekim yardımcılarından biri, bir hasta için ricacı oluyor ve "Bir bakabilir misiniz?" diyor. "Pansuman odasına gelsin" diyorum gönülsüzce ve pansumanlarıma devam ediyorum. Biraz sonra bir personel arkasında bir adamla odaya giriyor.
 
 "Biraz bekleyin" derken adam dikkatimi çekti. İzbandut gibi, iri yarı bir genç. Koyu renk ütülü pantolon, ayakta sivri burunlu, topuğuna basılmış siyah bir ayakkabı, üstte düğmeleri açık gömlek ve yelek. Bir eli yeleğinin cebinde, diğer elde bir tespih. Yüzü kirli sakallı, yanağında ve alnında yara izleri. Tam bir külhanbeyi! Biraz tırstım. Adam belalı, bekletmeye gelmeyebilir. çeker bıçak, tabanca. Pansumanlarım bitince delikanlıyı muayene koltuğuna buyur ettim. Yavaş adımlarla geldi, tespihi yelek cebine koydu. Koltuğa yayıldı, oturdu.
 
 Karşısına geldim ve şikayetlerini sordum. Cevap vermekte zorlandı. Biraz sesimi yükselterek sorumu tekrarladım. Hastanın işitme kayıplı olduğunu anladım ve biraz daha yüksek sesle birkaç soru daha sordum. Davudi bir sesle sorularıma kısa cevaplar verdi. Erzincanlı hastanın küçük yaşlardan beri kulakları akıyordu. Epey doktora gitmiş, ameliyat tavsiye edilmiş, ameliyat olmamıştı. Korku ve endişe içinde idi. Beni dikkatle izliyordu. Burun ve boğaz muayenesi yaptım. Alnındaki ve yanağındaki yara izlerini sordum. "Oldu bir kaza, kurtulduk Allaha şükür" dedi. Elime kulak muayene aletini aldım hastaya yaklaştım. Tedirginliği daha da arttı. Kulaklarından etrafa çok kötü koku yayılıyordu. Kulaklarında ciddi bir iltihap olduğunu düşündürür bu tipik koku. Her iki kulak yolu yoğun bir cerahat ile doluydu. Kulağı temizlemek ve yeniden muayene etmek gerekiyordu. Aspiratör hortumuna bir uç takarak bu iğneye benzer uç ile hastaya yeniden yaklaştım.
 
 Hasta çok tedirgindi ve kulağın hemen yanında bileğimi yakaladı. "Doktor bey abi, bunu yapmasan, şu hortumun ucundaki iğneyi çıkarsan olmaz mı?" Kendisine bunu neden yapmamız gerektiğini anlattım. Yoksa kendisine yararımız olamayacağını belirttim. Koltuğa sıkıca yapıştı, titriyordu. Elimde aspiratör ucu yeniden kulağına doğru yaklaşırken iri kıyım hasta koltuktan kaydı, yere yığıldı ve bayıldı. Personel ayaklarını güç bela havaya kaldırırken ben de nefes almasını sağlamak için boynuna pozisyon vererek alt çenesini ve dilini öne öne aşağı doğru çektim. Biraz alkol koklattık, birkaç dakika içinde hasta kendine geldi. Daha sonra hastayı kaldırdık ve sedyeye yatırdık. Tansiyonunu ölçtük. Ayakkabılar yerde kalmıştı, tespih ve sustalı bıçağı da cebinden yere düşmüştü. Yerdeki bu manzarayı hiç unutmadım.
 
 Sedye üzerinde konuşmaya çalıştım. "Ne oldu bana?" diye sordu. Bayıldığını söyledik. Ama şu sözlerini de hiç unutamıyorum: "Bak doktor bey abi, beni falakaya yatır, bıçak çek, tabancayı alnıma daya, korkmam! Ama bana şu iğneyi gösterme". Duydu mu bilmiyorum ama "Delikanlı, aman hasımların senin iğneden korktuğunu duymasınlar" dedim. Ayakkabılarını ayağına geçirdi, sustalı çakısını cebine koydu, eline tespihini aldı. Kendisine bir reçete yazdık ve kulağından film istedik. Kağıtları eline aldı. "Eyvallah doktor bey abi" dedi ve ağır adımlarla odadan çıktı.




Dr. Ahmet Almaç, Dr. Recep Ünal, Dr. Yücel Tanyeri
Güzelçamlı-Kuşadası 15.09. 2025
.

13 Eylül 2025 Cumartesi

ARKAS SANAT Göztepe...

 

- 12 Eylül 2025, Arkas Sanat Göztepe -

ARKAS'ın tam beş ayrı yerde.
Sanat Merkezi vardı İzmir'de.
İki tanesi Bornova'da.
Birer tane de Alsancak, Alaçatı ve Urla'da...

Dün 11 Eylül 2025 tarihinde.
Altıncısı da Göztepe'de.
Eski Kamil Paşa Köşkü'nde.
"Arkas Sanat Göztepe" ismiyle.
Açıldı yine İzmir'de...

Kamil Paşa.
Dört kez Sadrazam, Osmanlı'da.
Aydın Valisi ayni zamanda.
Bir Köşk yaptırır Valiliği sırasında.
İzmir'de 1895-1906 yılları arasında.
Raymond Charles Péré adlı Mimara.
Bu kişi ayni zamanda.
İzmir Saat Kulesi mimarıdır da...

Mayda ailesi taşınır bu Köşke.
44 yıl sonra, 1950 senesinde.
Seniha ve Ayşe Mayda yaşarlar burada.
Tam 70 yıl boyunca...

Bu Köşk, 2021 yılında.
Satın alınır ARKAS'ca.
Restore edilir güzelce.
Ve çevrilir bir Resim Müzesi'ne...

Muhteşem bir bahçe içinde.
İhtişamlı görünümüyle.
Karşılaşıyor gelenler bu köşke.
Türk Resim Sanatının geçmişiyle...

Arkas Koleksiyonundan resimlerle.
Geç Osmanlı döneminden seçkilerle.
Ve ait olan Cumhuriyet dönemine.
Toplam 200'ü aşkın esere. 
Yer verilmiş bu Köşk'te...

İbrahim Çallı, Hoca Ali Rıza.
Şevket Dağ ve Halil Paşa.
Eren Eyüboğlu, Nejat Devrim.
Nurullah Berk, Nuri İyem.
Fikret Mualla ve diğerleri de. 
Burada, renkleriyle ve desenleriyle...

Köşkün bir odasında da.
Yer verilmiş tanıtılmalarına.
Seniha ve Ayşe Mayda'ya.
Ve onların İzmir'e katkılarına...

Gidiniz, görünüz.
Renkler içinde gezininiz.
Ulu ağaçlı bahçesinde.
Çayınızı içip, dinleniniz...


Arkas Sanat Göztepe Fotoğraflarım:

.

3 Eylül 2025 Çarşamba

ATATÜRK SERGİSİ...

- 2 Eylül 2025, Atatürk Sergisi, Fuar içi-İzmir -

Folkart binasında yedi yıl önce.
2018 senesinde.
Açılmıştı bir Sergi İzmir'de.
"Gazi Mustafa Kemal" ismiyle...

Beş yıl sonra da.
Cumhuriyet'in Yüzüncü yılında..
Bu kez yine Folkart binasında.
Açıldı bir Sergi daha.
"Mustafa Kemal Atatürk" başlığıyla...

Bu kez İzmir'in kurtuluş gününde.
9 Eylül'de.
Açılacak yine bir Sergi İzmir'de.
Kültür Park,  Atlas Pavyonu'nda.
"Ve Mavi Gözleri Çakmak Çakmaktı" başlığıyla...

Resmi açılışı.
Henüz yapılmadı.
Ben hemen gezdim bu Sergiyi.
İnceledim fotoğraf ve belgeleri...

Çok geniş bir alanda.
Muhteşem bir kurguyla.
Olağanüstü bir düzenlemeyle.
Birliktesiniz ulu önder Atatürk'le...

İzmir Büyükşehir Belediyesi.
Ve Folkart Galerisi.
El ele vermişler.
Muhteşem bir Sergi meydana getirmişler...

Biri birinden güzel 250 fotoğrafı.
226 tane Atatürk'ün kişisel eşyası. 
Gazeteler, dergiler, kitaplar.
Mektuplar, yazışmalar, dökümanlar...

Zübeyde Hanım'ın oğluna mektubu.
Atatürk'ün günlük Sağlık Raporları.
Mustafa Kemal'in kişisel eşyaları.
Emekli Belgesi, pulları, kitapları...

Yüz yıl öncesinden gelen bir kurtarıcı
Ve yüz yıl sonrasında gelen bir sanatçı.
Birisi yokluk içinden çıkmış.
İkincisi varlık içinde kendini oluşturmuş...

Birisi Mustafa Kemal.
Diğeri Refik Anadol.
Birisi imkanları hazırlamış.
Diğeri zamanla bundan yararlanmış.
Dünya çapında bir sanatçı olmuş...

İkisi de ayni sergideler.
Yan yanalar, iç içeler.
Refik Anadol, iki elektronik eseriyle.
"Makine Rüyaları ve Ege".
Ve "Şifanın Algısı" eserleriyle.
Bu sergide sizlerle...

Ata'nın siyah-beyaz fotoğraflarını inceleyin.
Sonra Refik Anadol'un dev ekran.
Renkli, hareketli eserlerine şöyle bir bakın.
Nerelerden nerelere geldik anlayın...


Ve Mavi Gözleri Çakmak Çakmaktı Fotoğraflarım:
.

27 Ağustos 2025 Çarşamba

SUMMIT...

- 23 Haziran 2025, Manhattan NY -

Cornelius Vanderbilt.
1794-1877 arasında yaşamıştı.
Öldüğünde varlığı.
100 milyon doları aşmıştı...

Lakabı "Amiral"di.
Okuma-yazma biliyordu.
Ticareti çok seviyordu.

Deniz ticaretinden çok kazandı.
Gemi İmparatoru oldu.
Demiryolu taşımacılığı yaptı.
ABD demiryolu sistemini kurdu...

1873'te 1 milyon dolar bağış yaptı.
O dönemde yapılan en büyük bağıştı.
Bununla Vanderbilt Üniversitesi kuruldu.
Ayrıca Büyük şirketlerin de öncüsü oldu.
Gerçekte kendisi acımasız bir işadamıydı...

Vanderbilt adına Manhattan'da.
Grand Central Terminal yanında.
42. ve Vanderbilt caddeleri kavşağında.
2017 yılında. 
Başlandı bu gökdelenin yapımına...

Yüksekliği 427 metreydi.
93 katlı ve muhteşem bir binaydı.
Dört köşe, prizmatik bir yapıydı.
Üç yılda tamamlandı, 2021'de açıldı... 

Vanderbilt binası.
Konut için  yapılmamıştı.
Tüm bina Ofisler için ayrılmıştı.
Yalnızca 91-92-93. katları.
Summit (Zirve) adını almıştı.
Ve Turistik seyir için ayrılmıştı...

Bu Summit denilen binanın zirvesine.
Ve New York'u havadan seyretmeye.
Her gün 6000-8000 kişi olmak üzere.
Senede 2-2.5 milyon ziyaretçi gelmekte...

Hızlı ve büyük bir asansörle.
Çıkıyorsunuz binanın en üst bölümlerine.
Bir anda New York397 m yükseklikte.
Ve 360 derece görüş açısıyla hem karşınızda. 
Ve hem de ayaklarınızın altında...

Her taraf cam, taban ve tavanlar ayna.
Geniş bir görüş alanı ve gün ışığıyla.
Olağanüstü  bir New York manzarası.
Ve New York'un tüm simgesel yapıları...

Kalabalık bir ortamda.
Herkes farklı bir şeyler yapmakta.
Kimisi dış görüntüleri izlemekte.
Kimisi de yansımalarını gözlemekte...  

Bu bölümü Kenzo Digital tasarlamış.
Ayna yansımaları sonsuz kullanılmış.
Boşluk ve yükseklik hissi oluşturulmuş.
Mekan algısı ortadan kaldırılmış.
Sanki bir sonsuzluk hissi yaratılmış...

Dış mekanı ilgiyle gözlemliyorsunuz.
Aşağı bakıyorsunuz, şaşırıyorsunuz.
Yukarıya bakıp farklı görüyorsunuz.
Görüntüleri fotoğraflıyorsunuz.
Ama tam yansıtamıyorsunuz...

Tasavvur edin yüzlerce sayıda. 
Gümüş renkli Helyum balonulu bir oda.
Bu da bir başka Kenzo Digital tasarımı.
Sürrealist görüntü ve sonsuzluk duygusu alanı...

Balonlara dokunuyorsunuz.
Farklı bir ortamda bulunuyorsunuz.
Yerçekimsiz bir ortam sanıyorsunuz.
Yükselmenin ne olduğunu anlıyorsunuz...

Bir başka odada da.
Japon çağdaş sanatçı Yayoi Kusama.
Bulutlar adlı bir enstalasyonla.
Bambaşka bir boyut katıyor ortama...

Pırıl pırıl, parlak paslanmaz çelik yapılı.
Yüzlerce yapma bulut yere yayılı.
Işık, sonsuzluk ve yansıma temaları.
Birleştiriyor mimari, teknoloji ve sanatı...

Summit'in en ucunda, 397 metrede.
Korku içinde gezeceğiniz yerde.
Sanatla iç içesiniz bu yükseklikte.
Gezinip, seyrediyorsunuz kenti keyifle...

Gözleriniz, 11 Eylül 2001 tarihinde.
Tümüyle yıkılan İkiz Kuleler'i göremese de...


Vanderbilt Summit Fotoğraflarım:
.

23 Ağustos 2025 Cumartesi

NY HALK KÜTÜPHANESİ...

 

- 23 Haziran 2025, New York NY -

"Bilgi Kuvvettir"
New York Halk Kütüphanesi
....................

"Halk Kütüphanesi" denilince.
Hafife alınır ve küçümsenir bizde.
New York şehri sahip tam 217 tane.
Halk Kütüphanesi'ne...

Bunlardan Manhattan'ın ortasında.
80-100 katlı gökdelenler arasında.
Halk Kütüphanesi, üç katlı bir binada.
İlk kuruluşu 1895 yılında...

5. cadde ve 42 cadde birleşim yerinde.
İnşa edilmiş Beaux-Art stilinde.
Ulusal tarihi eser özelliğiyle.
Müthiş güzel bir mimarisiyle.
Ve 34 milyon kitap ve belgesiyle...

Kongre Kütüphanesi.
Ve Harvard Üniversite Kütüphanesi.
İlk iki sırada önde ABD'de.
Üçüncüsü ise bu Kütüphane...

ABD'nin en büyük Halk Kütüphanesi.
Stephen A. Scharzman merkezi. 
17 dönüm kapalı yüzeyi.
29 km raf uzunluğuyla
Ve 92 farklı şubesi ile New York'ta...

NY'a milyonlarca turist geliyor.
Büyük kısmı bu binayı ziyaret ediyor.
Binayı geziyor, sergileri görüyor.
Ve yapıya hayran kalıyor...

Ben de gezdim bu binayı.
Muhteşemdi dışı ve iç yapılanması.
Bir de New Yorker dergisinin.
100 yıl retrospektif Sergisi vardı...

New Yorker dergisi.
Kuruluşu 1925 senesi.
ABD'nin en önemli Sanat ve Kültür dergisi.
Her hafta 1.5 milyon basım adedi...

Kütüphanedeki New Yorker dergisi.
100. yıl Sergisi muhteşemdi.
Birçok belgeyi havi bir gösteriydi.
İçlerinde en önemlisi Kapak sergisiydi...

New Yorker dergisi kapaklarıyla önemli.
Her hafta derginin en çekici bölgesi.
Kapak çizimleri.
Ve burada verilen mesajlar çok önemli... 

Yüz yıl içinde 5000'den fazla.
Yapılan kapak illüstrasyonlarıyla.
Beklenir olmuş her hafta.
Verilecek mesajlar New Yorker'in kapağıyla...

New Yorker 100. yıl Sergisinde.
Rastladım yakından tanıdığım birine.
Türkiye'nin iyi bir illustratörüne.
Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun ismine...

New Yorker dergisinde yüz yıl boyunca.
5000 üzerinde kapak yapılmış farklı ressamlarca.
Gürbüz Doğan Ekşioğlu tam 8 defa.
Yaptığı kapak illüstrasyonlarıyla.
Yer almış bu ünlü derginin kapaklarında...

Bu derginin kapaklarını çizmek ayrı bir onur.
Bu Sergide onun ismini görmek ayrı bir gurur.
Bu önemli Kütüphanede rastlamak kapağına.
Bunların anlamı ne diye sorsanız bana...

Bir Türk'ün tırmanmasıdır Everest'e sekiz defa
Diye açıklayabilirim, siz değerli dostlarıma...


NY Halk Kütüphanesinden Fotoğraflarım:

NY Halk Kütüphanesi Videosu (YouTube'dan):

NY Halk Kütüphanesi Videosu (YouTube):

.