- 7 Aralık 2008, Hama-Suriye -
Halebden gidüp 'azm idince Şam'a
İki üç gün konakdur anda Hama
Muhammedün dolabı döner anda
İniler zarî kılup her zamanda
Bu öyle bir dolabdır ki dört yanındaki çöllerin sekiz saatlik uzak yerlerinden gelen gece yarısı "ya Muhammed" sesi açık açık duyulur. Bu sebeple adına "Muhammed Dolabı" derler. Göğe doğru yükselmiş bir dolapdır. Orta milinden ta tepesine kadar kırk mimarî zira'i yüksekliktedir. Aşağı kısmı da kırk arşın olup, bütün yüksekliği seksen arşındır. Ağaçları Baalbek dağlarından getirilen Sedr çamıdır. Üzerinde yüz ve yüzellişer okkalık mıh ve çivileri vardır. Dolabın etrafında binlerce su kovaları bulunur. Kule üzerine temiz su çıkarılub oradan su kemerleri ile şehrin bütün cami, han, hamam, tekke, medrese, imaret ve saray gibi büyük binalara su gönderilir. Gayet büyük bir vakıf olub, vergiden muaf, müsellem dülgerleri, kırk-elli kadar da görevlisi vardır. Yanına gidip seyreden kimsenin dolabın yüksek sesinden dolayı kulağı sağır olur.
Esas garib olanı şudur ki şehrin başıboş çocukları bu dolaba sarılıp dönerler, yükseğe çıktıktan sonra Asi nehrine atlarlar. Bu dolapdan başka Asi nehri iki iki tarafında üç bin kadar Cennet bahçesi gibi bağ ve bahçeler vardır. Her birinde ikişer üçer dolap ile sebzeler sulanır. Ama bu Muhammediye dolabından büyüğü yoktur. bu dolap bütün Acem ve Arap seyyahları ağzında söylenir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 3. Cilt, Hama, 741-746. 1630-1885.
...............
Halep'den Şam'a gidecektik.
356 km yol kat edecektik.
Su Dolapları'nın methini işitmiştik.
Hama'ya da bir uğrayalım dedik...
Hama.
Halep ile Şam arasında.
M-5 karayolunda.
Ve yolun tam ortalarında...
Hama kenti.
Bir "su değirmenleri" şehri.
Bu değirmenler nedeniyle de.
Medinet-ün-Nevair ismiyle.
(Su dolapları şehri) olarak bilinmekte...
Hama şehrinin ortasında.
Asi Nehri akmakta.
Asi nehri, Lübnan'da.
Bekaa Vadisi'nden doğmakta...
Bekaa'dan çıktıktan sonra.
Kuzeye doğru akmakta.
386 km yol yapmakta.
Türkiye-Suriye arasında.
Bir sınır oluşturmakta....
Türkiye'ye girdikten sonra.
Güneye geriye doğru kıvrılmakta.
Samandağ'da Akdeniz'e kavuşmakta.
Bu ters seyri nedeniyle.
Asi nehir olarak isimlendirilmekte...
İşte bu su dolapları Hama'da.
Asi nehri üzerinde bulunmakta.
Ve V. yüzyıldan bu yana.
1600 yıldan beri kullanılmakta...
Dolabın kenarındaki kovalar.
Suyun içine girdiğinde doluyorlar.
Akımla dönüp, en tepeye çıkıyorlar.
Ve suyu kanalın içine boşaltıyorlar...
Toplamda 100 tane civarında.
Su değirmeni varmış Hama'da.
Ancak zamanımızda.
Bunlardan 17 tanesi kalmış yalnızca...
Bu dolaplardan bir tanesi.
500 yıldan daha eski.
Zamanının en önemli.
Teknolojik bir keşfi olduğu besbelli...
Bunlardan en büyük olanı.
Ve çalışır durumda bulunanı.
Hz. Muhammed adıyla anılanı.
"El Muhammediyye" su dolabı...
Bu dolabın kitabesinde Arapça:
"Bu büyük ve kutsal naura
1361-62 yılında
Ulu Cami'ye su taşımak amacıyla
inşa edilmiştir" yazmakta...
Bu dolap 80 arşın (54.5 m) çapında.
Ve günümüzde halâ.
İnsanı sağır yapmadan.
Aheste aheste inilerek çalışmakta...
Neyse,
Kulak verelim bir de
Yunus Emre'ye
"Dertli Dolap" şiiriyle:
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum, kanadım yoldular
Dolaba lâyık gördüler
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim...
Hama Fotoğraflarım:
.
Teşekkür ediyorum değerli dostum.
YanıtlaSilBu kadar büyük Su değirmeni ilk kez sayenizde gördüm çok teşekkürler gözlerinize sağlık
YanıtlaSilSavaştan önce bu masalsı Ortadoğu coğrafyasını görme şansım olmuştu. Oradaki yaşamı yansıtan ne güzel kareler yakalamışsınız. Tekrar gitmiş kadar oldum. Sağ olun var olun, yolunuz uzun olsun.
YanıtlaSilSavaştan önce bu masalsı Ortadoğu coğrafyasını görme şansım olmuştu. Oradaki yaşamı yansıtan ne güzel kareler yakalamışsınız. Tekrar gitmiş kadar oldum. Sağ olun var olun, yolunuz uzun olsun.
YanıtlaSil