23 Eylül 2016 Cuma

TEBRİZ...


Su geler akar gider
Deryanı yıkar gider
Bu dünya bir penceredir
Her gelen bakar gider...
                               Tebriz’li Şair Şahriyar
……………

11 Eylül 2016, Pazar

Tebriz kenti.
Mevlâna’nın gözdesi.
Şems-i Tebrîzi’nin doğum yeri.
İran’ın D. Azerbaycan Eyaleti.
Yönetim merkezi…

Coğrafyası.
Sanki Orta Anadolu toprakları.
Çevresi kıraç dağlarla kaplı.
Eyalet bayrağı da ay-yıldızlı…

1350 metre rakımıyla.
Tahran, Meşhed ve İsfahan’dan sonra.
2 milyonu aşan nüfusuyla.
Dördüncü büyük kent İran’da…

Nüfusun ekseriyeti.
Azerî Türkleri.
Birçok kişiyle yahşi biçimde.
Anlaşabiliyorsunuz Anadilinizle…

Tebriz, Yavuz Sultan Selim zamanında.
Çaldıran Savaşı’ndan sonra.
Safaviler’le Osmanlılar arasında.
El değiştirdi, birçok defa…

Önce iniyoruz şehir merkezine.
1934 yapımı Saat Kulesi ile.
Belediye Sarayı’nı görmeye.
Ve içindekileri incelemeye…

Ardından Azerbaycan (Arkeoloji) Müzesine.
İmam Humeyni Caddesinde.
Pers, Selçuklu ve Safavi buluntularını incelemeye.
Porselenler ve çağdaş bronz heykelleri görmeye…

Sonrasında 15. yüzyıla gidiyoruz.
Karakoyunlular, Cihan Şah eseri.
Gök Mescid’i (Mavi Cami) görüyoruz.
Büyüklüğü ve muhteşemliği karşısında eziliyoruz…

Sonra gidiyoruz Unesco Kültür Mirası.
Gezmeye dünyanın en büyük Kapalıçarşı’sı.
32 km uzunluklu, 7 bin dükkânlı çarşıyı.
Ne ararsan bulunan, derde devadan gayrı…

Ardından gidiyoruz Tebriz Kala’sına.
Gün batımında, 14. yüzyıl İlhanlı yapısına.
Depremlerle çoğu yok olmuşsa da.
Mihrabı halâ ayakta…

Gece gidiyoruz Tebriz’in en yüksek yerine.
Yeşillikler içinde bir havuz olan Şah Gölü’ne.
Güzel bir Arife gecesinde.
İç içeyiz Azeri soydaşlarımızla birlikte…

Hayran kalıyoruz Tebriz’in güzelliğine.
Ama ille de kardeşlerimize.
Tüm sevgisiyle gülen gözlerine.
Ve de hep “yahşi misen” diyen dillerine…


Tebriz Fotoğraflarım: 
.