20 Eylül 2010 Pazartesi

MADEN'DE ZAMAN...


Şu Maden'in daşları
Yüksek uçar kuşları
Tarihin bakır çağı
Bu diyarda başladı


*****

Çocukluğumla ilgili anılarımın.
İlkleri Maden ile ilgilidir.
Daha öncesini. 
Hiç mi hiç hatırlamam...

Bakırı ilk kez bulunmuş bu yörede.
İnsanlık tarihinde.
MÖ 7000-8000 yıllarında.
Fırat-Dicle vadileri arasında...

Osmanlı döneminde.
Bakır çıkartılan bir mutasarrıflık Maden.
Bir ara Valilik olarak yönetiliyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında.
1924-27 yılları arasında...

1927'den sonra Elazığ'a bağlanıyor.
Kaymakamlık oluyor.
Bakır çıkartılması ve işletmesi. 
Etibank'a devrediliyor...

1937 yılında tren hattı geçiriliyor.
Atatürk tarafından.
Bakır madenlerinin değerlendirilmesi için...

Babam tayin ediliyor buraya. 
1949 yılında.
Ben henüz üç yaşımdayken.
PTT Müdürü olarak...

O zamanlar Elazığ'a bağlı.
Maden, küçük bir kasabaydı. 
Trenle ulaşılabilen yalnızca.
İki dağın dik yamaçlarının arasında...

Bugün Elazığ-Diyarbakır yolunda. 
Yolun da tam ortasında.
80 km Elazığ'a.
Diyarbakır'a da 75 km. uzaklıkta...

60 yıl aradan sonra. 
Maden'e gittim ilk defa...
Geçen hafta.
Elazığ'da bir KBB Kongresi sırasında...

Elazığ'dan yola koyuluyorum.
Virajlı bir yola giriyorum.
Vahşi, sarp dağlar arasında yol alıyorum.
Masmavi Hazar gölünün kıyısını geçiyorum...

Tren yolu bana eşlik etmeye başlıyor.
Bazen sağımda, bazen solumda seyrederek.
Sanatsal değeri yüksek köprülerden geçerek.
Güzelim tünellere girip, çıkarak...

Cumhuriyetin bir hediyesi bu tren yolu.
Bu yöreye.
Aşık Veysel'in söylemiyle Atatürk'ün yapımı.
"Fabrikalar icat ettiği, tren hatları yaptırdığı..."

Çocukluğumdan fazla anım yok Maden'e ilişkin.
Yalnızca düz damlı kerpiç evler.
Ve babamın elimden tutup çıkarttığı.
Dar yokuşlu merdivenler...

Karşıda kocaman bir fabrika vardı.
Bacasından beyaz dumanlar çıkardı.
Bakır çıkartıldığı söylenilen.
Ve kesif bir koku yayan...

Hayalimde kalmış silik anıları. 
Hatırlanacak mıydı acaba..
Maden isimli bu küçük kasabada.
Merak bu ya...

Sanki ikinci kez dünyaya geliyormuş gibiydim.
Kentin yapısını hatırladım.
Ama anımsadığım evler artık yoktu.
Kerpiçten evler, düz damlı...

Kışın çok kar yağardı.
Hatırımda kaldığına göre.
Babam da elinde kürek bunları kaldırırdı.
Boyumdan büyük kar koridorları oluşurdu.

Maniple ve manyetolu telefonlarla oynardım.
Basit ve küçücük PTT binasında.
Yazın da damda yatardık.
Cibinlikler altında...

Bunlar tabii ki artık yok olmuşlardı.
Binalar yine küçük ve bakımsızdı.
Ancak kerpiç evler kaybolmuştu.
Betonarme yapılara dönüşmüştü...

Ama dik yokuşlu sokaklar. 
Olduğu gibi duruyordu.
Çıkıp, indiğimiz her seferinde.
Yer yer merdivenleriyle...

Babamın Cuma'ları gittiği cami hala yerindeydi.
Onun altındaki kerpiç PTT binası yok olmuştu.
Yerine 4 katlı koca bir bina kondurulmuştu.
Eski sevimliliği de hiç kalmamıştı...

Etibank Bakır İşletmeleri de kapanmış.
1996'da.
Birkaç yıl önce de Özel Sektör'e verilmiş.
Özelleştirme kapsamında...

Minik çarşısında Kola'lar, Nescafe'ler vardı.
Ve de Bosch, Tefal, Arçelik, Turkcell panoları...
Her şey benim hatırladıklarımdan çok fazla değişmişti.
Değişmeyen tek şey Saat Kulesi idi.

Çoğu kişide saatin olmadığı dönemlerde.
Saatin kaç olduğunu hatırlatmak için yapılan.
100 yıllık tarihi saat kulesi yerindeydi.
Kırıktı, döküktü, perişandı hali...

Bozuk her saat bile doğru gösterirdi zamanı.
Günde iki kez.
Ama bu saatin akrebi de yelkovanı da yoktu.
Artık bir kez bile doğru zamanı gösteremiyordu...


Maden fotoğrafları için:

https://photos.google.com/share/AF1QipPo1ODw7zPw-6ID_A7PR3tPU0aQHa1NzZUEjGlT74csAUEzxSo87MpZJGlnmvsCGg?key=M1ZRWHJxY3BRZFduanEwZktSb3NISEQyUFNKQUd3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder